Salty Dog Yacht Club: Bir Tutkunun Topluluğa Dönüşme Hikayesi

Coşan Yeğenoğlu ile bir tutkudan doğan, birlikte yaşanan macera ruhunun izinde bir keşif!

Yelkencinin Gazetesi: SALTY DOG Yacht Club’ı kurma fikri nasıl ortaya çıktı? Bu fikri ateşleyen an neydi?

Coşan Yeğenoğlu: Pandemi döneminde insanlarla fiziksel temasta bulunmadan tatil yapabileceğim bir alternatif ararken yelkenle tanıştım ve hemen eğitim almaya başladım. Bu konuda gerçekten şanslıydım; eğitim aldığım yer, denize ve yelkene dair bakış açımı şekillendiren çok özel bir ortamdı. Kısa sürede kendi teknemi alarak yarışlara katılmaya başladım.

Yelken camiasında tanıştığım insanlarla vakit geçirmekten büyük keyif aldım. Zamanla, deniz adabının insanların kişiliklerine nasıl yansıdığını fark ettim. Bu camiada, genellikle birbiriyle çok iyi vakit geçiren ve sıkı bağlar kurmuş küçük gruplar yer alıyor. Kimi zaman bu gruplar aynı takımın üyeleri, kimi zaman da sadece tesadüfen aynı pontonu paylaşan denizcilerden oluşuyor.

SALTY DOG Yacht Club fikri de tam bu noktada doğdu: Bu samimi grupları bir araya getirebilecek, herkesin birbirine ulaşabildiği, aynı dili konuşan ve nezih bir denizci ekosistemi oluşturmak. Amacım sadece bir kulüp kurmak değil, aynı zamanda bu yaşam tarzını benimseyen insanları birleştiren, paylaşımı teşvik eden bir topluluk yaratmaktı.

Y.G: Finans dünyasından geliyorsunuz. Yelkene geçişiniz nasıl oldu ve deniz tutkunlarından oluşan bir topluluk kurma süreciniz profesyonel hayattaki tecrübelerinizden nasıl etkilendi?

C.Y: Hâlâ finans dünyasında aktif olarak çalışıyorum. Zaman zaman işimin stresli ve oldukça yoğun olduğunu söyleyebilirim. Yelken tam da bu noktada benim için bir kaçış alanı sunuyor. Bir yelkenli teknedeyken –özellikle bir yarışın içindeyken– doğanın sunduğu koşullara uyum sağlamak ve bunu kendi lehinize çevirmeye çalışmak zorundasınız. Bu da size başka hiçbir şeyi düşünmeden tamamen o ana ve yapmanız gereken işe odaklanma imkânı veriyor. Kafamı boşaltabildiğim ve gerçekten rahatladığımı hissettiğim nadir alanlardan biri yelken.

Finans kökenli biri olarak böyle bir topluluk kurmaya çalışmanın zorlayıcı tarafı, işe finansal bir bakış açısıyla yaklaştığınızda zaman zaman kendinize “Ben neden bunu yapıyorum?” diye sormanız oluyor. Sosyal medya üzerinden yarışmalar düzenleyip, kazananlara yelkenli tatilleri gibi ödüller vermek işe finans perspektifiyle baktığınızda çok da anlamlı olmayabiliyor.

Ama yoğun iş hayatımdan uzaklaşma imkânı bulmak ve SALTY DOG Yacht Club sayesinde şahsen tanıştığım harika insanlarla vakit geçirmek, bu tutkunun hâlâ içimde canlı kalmasını sağlıyor.

Y.G: Kulüple birlikte şimdiye kadar yaşadığınız en unutulmaz macera ya da yelken deneyimi neydi?

C.Y: Mobil uygulamamızı Mart 2024’te canlıya aldığımızı düşünürsek henüz çok genç bir girişim sayılırız. Buna rağmen bizim için en unutulmaz deneyim, denizin ötesinde yaratabildiğimiz etki oldu.

Geçtiğimiz yıl, eğitimdeki fırsat eşitsizliklerini azaltmak ve sürdürülebilir tüketimi teşvik etmek için önemli çalışmalar yürüten Givin.co ile anlamlı bir iş birliğine imza attık. Bu kapsamda düzenlenen açık artırmada, SALTY DOG tarafından sağlanan bir haftalık yelkenli tatili yer aldı. Açık artırmadan elde edilen gelir, kız çocuklarının eğitimine destek olmak amacıyla kullanıldı. Bu katkı sayesinde onların daha aydınlık bir geleceğe bir adım daha yaklaşmasına vesile olmak bizim için büyük bir mutluluktu.

Ayrıca 2023 yılında yarışmacı olarak yer aldığımız Fifty Fifty Sailing Cup’a, 2024 ve 2025 yıllarında sponsor olarak destek verdik. Kadın ve erkek sporcuların takımlarda eşit sayıda yer almasını şart koşan bu yarış, Türkiye’nin en kapsayıcı ve bizim gözümüzde en eğlenceli yelken organizasyonu. Sporda toplumsal cinsiyet eşitliğini savunması, eşit şartlarda birlikte çalışmanın gücünü göstermesi ve temsil ettiği öncü, eşitlikçi ve takım ruhuna dayalı değerlerle SALTY DOG’un misyonuyla birebir örtüşen bu etkinlikte var olmak bizim için unutulmazdı.

Tüm bu deneyimler sadece yelken değil, içinde bulunduğumuz toplulukla birlikte nasıl daha anlamlı bir etki yaratabileceğimizi de bize gösterdi.

Y.G: Profesyonel kariyerinizle, kulübü yürütmenin getirdiği sorumluluk ve keyif arasında nasıl bir denge kuruyorsunuz?

C.Y: SALTY DOG’un kurucuları olarak kurumsal hayatta edindiğimiz deneyimler, kulüple ilgili sorumlulukları üstlenme konusunda bize büyük avantaj sağlıyor. Her işte olduğu gibi burada da zaman zaman aksilikler, iniş çıkışlar ya da ruh hâline göre fazla iyimser ya da karamsar bakılan dönemler yaşanabiliyor. Üstelik bu dalgalanmalar, yeni bir girişim söz konusu olduğunda çok daha yoğun hissediliyor.

Ancak biz işin en önemli kısmının, bu süreci tüm paydaşlar için keyifli ve anlamlı bir ortama dönüştürmek olduğuna inanıyoruz. Sorumluluklar ilk bakışta fazla gibi görünse de, bizim için bu sürecin öğretici ve motive edici olması her şeyi daha katlanılır, hatta heyecan verici kılıyor. Bu yüzden, iş ve kulüp arasında kurduğumuz bu denge bizi yormak yerine besliyor diyebilirim.

Y.G: SALTY DOG eğlenceyi ve topluluk ruhunu ön planda tutuyor. Bu enerjiyi üyeler arasında nasıl canlı tutuyorsunuz?

C.Y: İlk yılımızda, topluluk enerjisini canlı tutmak için özellikle sosyal medya üzerinden düzenlediğimiz yarışmalara odaklandık. Amacımız, tüm üyelerimizi eğlencenin bir parçası hâline getirmek ve bu deneyimi paylaşabilecekleri bir alan yaratmaktı.

SALTY DOG olarak deniz üzerinde geçirilen zamanı ve tatlı rekabeti arttırarak herkesin içinde yer almaktan keyif alacağı bir topluluk oluşturabileceğimize inanıyoruz. Bu doğrultuda 2024 yılında toplam 7 hafta yelkenli tatili ve bir çifte SAIL BREAK Göcek katılım hakkı hediye ettik. 2025 yılı içinse şimdiden 5 hafta yelkenli tatili hediye etmiş durumdayız.

Üyelerimizin bu ödüller aracılığıyla SALTY DOG ruhunu daha derinden hissettiklerine inanıyoruz. Yarışmalara katılım arttıkça biz de bu enerjiden besleniyoruz. Bu heyecan, bizi yeni ödüller ve etkinlikler yaratmak için sürekli motive ediyor.

Y.G: Kurumsal bir işte sıkışıp kalmış hisseden ama daha macera dolu bir yaşam hayali kuran birine ne tavsiye edersiniz?

C.Y: Kurumsal hayatta yaptığım iş, bana yeni şeyler öğrenme fırsatı sunan, birçok alanda deneyim kazandıran ve en önemlisi, hobimi insanlar için eğlenceli ve faydalı bir projeye dönüştürebilmem için gerekli parayı kazanmamı sağlayan bir çalışma ortamı. Bu nedenle “kurumsal hayatta sıkışmış hissetmek” tanımı benim için çok geçerli değil.

Benim kadar şanslı olup benim çalıştığım gibi bir şirkette çalışıyorlarsa, kendilerine iyi gelecek hobileri şirketlerin sosyal kulüplerinde keşfedebilirler. Örneğin bu hobi yelkense –ki bu röportajı okuyorlarsa yüksek ihtimalle öyledir– birçok şirketin yelken kulübü ya da yarış takımı bulunuyor. Eğer böyle bir kulüp ya da takım yoksa bunu başlatmak da kişinin kendi elinde. Elbette başlangıç noktasını bulmak bazen zor olabiliyor. Bu noktada desteğe ihtiyaç duyanlar olursa bize Instagram üzerinden yazabilirler. Elimizden geldiğince yol göstermeye ve onları doğru yerlere yönlendirmeye hazırız.

Özetle, kendini kurumsal hayata sıkışmış hisseden biri için “her şeyi bırak ve hayallerinin peşinden git” demek her zaman gerçekçi bir tavsiye değil. Bunun yerine, çalıştıkları kurumu daha yaşanabilir kılmak ve çalışanların hobilerine alan açan yapılar kurmak konusunda öncülük etmek her çalışanın kendi elinde.

Y.G: Sosyal medyanın bu yolculuğunuzda büyük bir rol oynadığı görülüyor. Dijital hikâye anlatıcılığı, SALTY DOG’un büyümesi açısından ne kadar önemli?

C.Y: Bu içeriklerin hem çok bilgilendirici hem de deniz yaşamına ve yelkenli hayatına özendirici bir etkisi vardı. Bir süre sonra sadece izlemek bana yetmemeye başladı ve bu dünyaya adım attım.

Bugün SALTY DOG’un sosyal medya hesaplarını iki temel amaçla kullanıyoruz. İlki, bizim gibi “Artık sadece izlemek yetmiyor” diyen insanlar için bu dünyaya açılan bir kapı sunabilmek. Sosyal medya üzerinden herkesin kolayca katılabileceği, açık ve basit yarışmalar düzenliyoruz. Katılımın tüm adımlarını yarışma gönderisinin altında açıklıyoruz. Daha detaylı koşul ve şartlara ise SALTY DOG Yacht Club mobil uygulaması üzerinden ulaşılabiliyor. Katılımcıların uygulamadan bu şartları onaylayarak yarışmalara kayıt olması gerekiyor. Bu yarışmalar sayesinde, birçok kişi için yelkenli bir tatil deneyiminin ulaşılabilir olmasına ve bu dünyaya adım atmasına aracı olabiliyoruz.

İkinci amacımız ise üyelerimiz için bir paylaşım platformu oluşturmak. Burada özellikle Instagram hesabımız öne çıkıyor. Üyelerimizin bizi etiketleyerek yaptığı paylaşımlar sayesinde, hem onların içerikleri daha fazla kişiye ulaşabiliyor hem de hesabımız daha dinamik ve topluluk odaklı bir yapıya bürünüyor. SALTY DOG ruhunu en iyi yansıtan içerikler, işte bu samimi paylaşımlardan doğuyor.

Y.G: Kulüp için geleceğe yönelik planlarınız ya da hayalleriniz neler? Yakında gerçekleşecek heyecan verici projeler veya rotalar var mı?

C.Y: Şu an SALTY DOG Yacht Club uygulamamız yarışmaları takip etmek ve katılmak amacıyla kullanılıyor. Ancak çok yakında, denizcileri bir araya getiren bir ekosistem olma yolunda büyük bir adım atıyoruz.

Uygulama içine üyelerimize özel bir alan hazırladık. Burada her üye kendi profil sayfasını oluşturabilecek, diğer üyelerle iletişime geçebilecek. Aynı şekilde yat ve yelken kulüpleri ve yarış takımları da kendilerine ait profil sayfaları oluşturabilecek ve ekiplerini bu platforma taşıyabilecekler. Eklediğimiz forum özelliği sayesinde, üyeler hem sosyalleşme hem de ihtiyaç duyduklarında birbirlerinden destek alma imkânı bulacaklar.

Bu yeni bölüm yalnızca SALTY DOG Yacht Club üyelerine açık olacak. Kulübe üyelik, uygulama üzerinden mevcut bir üyenin referansıyla üretilecek özel bir kodla gerçekleşecek. Bu referans sistemini, kulübümüzün samimi yapısını ve denize olan tutkusunu paylaşan kişilerle büyümeye devam edebilmek için tercih ediyoruz. Şu anda bu yeni özellikleri test ediyor, küçük düzenlemeleri tamamlıyoruz. Her şeyin sorunsuz çalıştığına emin olduğumuzda, üyelik kodlarını paylaşmaya başlayacağız.

Y.G: Üyelerinize sunduğunuz yarışmaları ve aktiviteleri nasıl seçiyor ya da tasarlıyorsunuz?

C.Y: Örnek alabileceğimiz benzer bir konsept olmadığı için yarışma ve aktiviteleri tasarlarken mümkün olduğunca yaratıcı olmak zorundayız. Açık konuşmak gerekirse aklımıza ne gelirse deniyoruz. Ancak her yarışmanın içinde mutlaka bir mücadele ruhu olmasına özen gösteriyoruz. Bu nedenle, tamamen şansa dayalı kura gibi yöntemlerden uzak duruyoruz.

Hedefimiz, herkesin kolayca katılabileceği ve yarışırken gerçekten keyif alabileceği konseptler üretmek. Bu yılın başında Instagram takipçilerimiz arasında bir anket düzenledik ve son iki yarışmamızı, en çok oy alan fikir üzerinden tasarladık. Yarışmalarla ilgili yeni önerilere de her zaman açığız, üyelerimizden gelen fikirleri çok önemsiyoruz.

Bunlara ek olarak, sadece belirli tarih aralıklarında sosyal medya üzerinden düzenlenen yarışmalarla sınırlı kalmıyoruz. Mobil uygulamamız üzerinden takip edilebilen ve tasarımı üzerinde uzun süre çalıştığımız “First Officer” ve “Kaptan” yarışmalarımız da var. Bu yarışmalarda temel prensip, uygulamada tanımlanmış bir teknede en çok shackle'a (uygulama içindeki dijital nesne) sahip olmak.

Örneğin, bir teknenin “First Officer”ı olarak yıl boyunca en uzun süre kalan kişi, ertesi sezon o tekneyle istediği hafta ücretsiz tatile çıkabiliyor. Bize göre bu SALTY DOG’dan tatil kazanmanın en kolay yolu. Ayrıca, aynı teknede 5 yılın 3’ünde “Kaptan” olan üyeye ilgili tekneyi hediye ediyoruz. Şu anki üye sayımızla bu uzun vadeli bir hedef gibi görünse de, ilerleyen yıllarda kaptanlık için büyük bir çekişme olacağını düşünüyoruz.

Y.G: Son olarak, “Stay Salty” ifadesi sizin için kişisel olarak ne anlama geliyor?

C.Y: Teknede geçen her an, benim için Dünya’dan kısa süreli bir kopuş demek.
Yelken yarışları dışarıdan görünenin aksine, fiziksel olarak oldukça yorucu. Üzerinizdeki tuz terden mi deniz suyundan mı bilmiyorsunuz bile. Tatil kısmı ise belki de en konforsuz tatil türü. Teknede su sınırlı, uzun uzun duş almak mümkün değil. Denizin tuzu günlerce üzerinizden çıkmıyor. Ama ister yarışta ister tatilde olun, ikisi de çok keyifli. O anda kafanızda “gerçek dünya”ya dair hiçbir şey kalmıyor.

Stay Salty, benim için tam da bu: Doğayla uyum içinde, sade, dingin ve ruhen dinlendiğim ve çok eğlendiğim bir dünyayı anlatıyor.

Röportaj: Banu Demir / Yelkencinin Gazetesi

Fotoğraflar:  Coşan Yeğenoğlu Arşivi 

Yayına Hazırlayan: Doruk Ajans / Yelkencinin Gazetesi Kuruluşudur.

Yorum Yap