Türkiye'de "Deniz Fakiri Sevmez" mi?

Türkiye'nin denizlerle olan bağını güçlendirmek hem ekonomik kalkınma hem de kültürel zenginlik açısından büyük bir fırsattır.

Türkiye, üç tarafı denizlerle çevrili bir ülke olmasına rağmen deniz kültürü ve denizcilik faaliyetleri toplumun geniş kesimlerine yeterince nüfuz edememiştir. Bu durum, tekne sahibi olma hayalinin sadece gelir düzeyi yüksek kişilerde oluşmasına sebep olmuştur. Dolayısıyla da bu zamana kadar hep gelir düzeyi yüksek olanlar tekne sahibi olmuştur. Bunun sonucunda da ülkemizde bir teknenin barınması, bakımları vb. giderleri her zaman Dünya ortalamasının üzerinde olmuştur.

Denizci dendiğinde akla sadece bir tekneye sahip olma ve denize açılma gelmemelidir. Denizci; denizciliği çok iyi bilmesinin yanında bir teknenin motor bakımlarını, kara bakımlarını, yelken ve arma bakımlarını, fiber onarımını kendisi yapabilen kişi demektir. Bu bahsettiğimiz konuları kendisi yapamayan, en küçük ve basit bir arızada bile usta çağıran, denizde yaşadığı krizleri yönetemeyen kişiler için evet, "Deniz fakiri sevmez" sözü doğrudur. Bu söz, denizle iç içe yaşayan toplumların aksine Türkiye'de denizin ekonomik, sosyal ve kültürel hayatta yeterince benimsenmediğini ifade eder. Peki bu duruma düşmemek için ne yapmak gerekir?

Türkiye'nin coğrafi konumu, denizcilik faaliyetleri için oldukça elverişlidir. Ancak tarihsel, ekonomik ve kültürel nedenlerden dolayı deniz, toplumun geniş kesimleri tarafından bir yaşam tarzı olarak benimsenmemiştir. Bu durum, özellikle kıyı bölgelerinde yaşayan insanların bile denizle olan ilişkisinin sınırlı kalmasına neden olmuştur.

1. Tarihsel Nedenler:

Osmanlı İmparatorluğu döneminde denizcilik faaliyetleri belirli bölgelerle sınırlı kalmış ve geniş halk kitleleri denizle iç içe bir yaşam sürmemiştir. Cumhuriyet döneminde ise sanayileşme ve kalkınma çabaları, denizcilik sektörünün gelişimine yeterince önem verilememesine neden olmuştur.

2. Ekonomik Nedenler:

Denizcilik sektörü, yüksek maliyetler ve uzmanlık gerektiren bir alandır. Türkiye'de denizcilik faaliyetleri genellikle büyük şirketler ve belirli aileler tarafından yürütülmüştür. Devletin de denizciliğe özendirme, denizciliği destekleme, teşvik etme konusunda yetersiz ve isteksiz olması denizcilik kültürünün geniş halk kitlelerine yayılmasını engellemiştir.

3. Kültürel Nedenler:

Türkiye'de deniz, genellikle tatil ve eğlence amaçlı kullanılan bir alan olarak görülmüştür. Denizcilik kültürü, balıkçılık, yelkencilik ve deniz taşımacılığı gibi faaliyetler, toplumun geniş kesimleri tarafından bir yaşam tarzı olarak benimsenmemiştir.

Peki Denizin Fakiri Sevmesi İçin Ne Yapmak Gerekir?

Denizcilik kültürünün toplumun geniş kesimlerine yayılması ve denizcilik faaliyetlerinin ekonomik, sosyal ve kültürel hayatta daha fazla yer alması gerekmektedir. Bu amaçla aşağıdaki adımlar atılabilir:

1. Eğitim ve Bilinçlendirme Çalışmaları:

Denizcilik kültürünün yaygınlaştırılması için okullarda denizcilikle ilgili dersler ve etkinlikler düzenlenmelidir. Denizcilik mesleklerine yönelik eğitim programları artırılmalı ve gençlerin bu alana ilgisi teşvik edilmelidir.

2. Deniz Turizminin Geliştirilmesi:

Türkiye'nin sahil şeridi, deniz turizmi için büyük bir potansiyele sahiptir. Yat turizmi, dalış turizmi ve deniz sporları gibi faaliyetlerin geliştirilmesi hem ekonomik kalkınmaya katkı sağlayacak hem de deniz kültürünün yaygınlaşmasına yardımcı olacaktır.

3. Balıkçılık ve Su Ürünleri Sektörünün Desteklenmesi:

Balıkçılık, denizcilik kültürünün önemli bir parçasıdır. Balıkçılık sektörünün modernize edilmesi ve su ürünleri yetiştiriciliğinin teşvik edilmesi hem ekonomik hem de kültürel açıdan önemli katkılar sağlayacaktır.

4. Deniz Taşımacılığının Geliştirilmesi:

Türkiye'nin coğrafi konumu, deniz taşımacılığı için büyük bir avantajdır. Limanların modernize edilmesi ve deniz taşımacılığına yönelik altyapı yatırımlarının artırılması, bu sektörün gelişimine katkı sağlayacaktır.

5. Deniz Kirliliği ile Mücadele:

Denizlerin temiz tutulması, denizcilik kültürünün benimsenmesi için önemli bir adımdır. Deniz kirliliği ile mücadele edilmesi ve halkın bu konuda bilinçlendirilmesi, denizlerin korunmasına ve denizcilik faaliyetlerinin sürdürülebilir olmasına katkı sağlayacaktır.

6. Denizcilik Festivalleri ve Etkinlikler:

Denizcilik kültürünü yaygınlaştırmak için ücretsiz denizcilik festivalleri, yarışmalar ve etkinlikler düzenlenmelidir. Bu tür etkinlikler, halkın denizle olan bağını güçlendirecek ve denizcilik faaliyetlerine olan ilgiyi artıracaktır.

7. Limanlar, Marinalar ve Çekek Yerleri:

Yüksek fiyatlı limanların, marinaların ve çekek yerlerinin fiyatlarının halkın her kesiminin karşılayabileceği makul seviyelere düşmesi için devletin bu konuya bizzat el atıp ülkemizdeki liman, marina ve çekek yeri sayısını artırması gerekmektedir.

Sonuç olarak aslında "Deniz fakiri sevmez" sözü, denizcilikte ucuz malzeme kullanmamak, biriktirip zamana yayıp iyi malzeme ile yola çıkmak anlamında bir İngiliz sözüdür. Ancak Türkiye'de denizcilik kültürünün yeterince benimsenmediğini ifade eden bir söz olarak kullanılmaktadır. Ancak bu sözü haksız çıkarmak için atılacak adımlar, denizcilik faaliyetlerinin ekonomik, sosyal ve kültürel hayatta daha fazla yer almasını sağlayabilir. Eğitim, turizm, balıkçılık, deniz taşımacılığı ve çevre koruma gibi alanlarda yapılacak çalışmalar denizcilik kültürünün yaygınlaşmasına ve bu sözün geçerliliğini yitirmesine katkı sağlayacaktır. Türkiye'nin denizlerle olan bağını güçlendirmek hem ekonomik kalkınma hem de kültürel zenginlik açısından büyük bir fırsattır.

Instagram: sailing_liberosis

Youtube: sailing liberosis

Konuk Yazar: Serhan Çiçek
Fotoğraflar: Serhan Çiçek Arşivi
Yayına Hazırlayan: Doruk Ajans / Yelkencinin Gazetesi Kuruluşudur.

Yorum Yap