Uzun Bir Vardiya - 1. Bölüm

Günün anlam ve önemini içeren birkaç söz sarf ettikten sonra ekibe gözüm dalmıştı o mavilere, koyu ama kendine çeken o maviliklere...


Sabahın çok erken saatleriydi, kahvemi yudumlarken gözüm ufukta platformları bulmaya çalışıyordu. Deniz sığlaşmış ve de gece seyri için tehlikeli bir konuma gelmişti. Dolayısıyla gündüz seyri tercih edilmekteydi Firavunlar ülkesine Akdeniz’den yaklaşım için. Zira günümüzde bu ülkeye yaklaştıkça gemi trafiği artmakta, üzerine de petrol platformları tehlike yaratmaktaydı. Çünkü gemi trafiğinden kaçtığınız anda bu platformlar arasında sanki slalom yapmak gerekmekteydi. Eğer hedef Süveyş ise.

Uzaktan Süveyş Kanalı girişindeki petrol platformları

Pruvamızda Port Said

Evet, hedefimiz Maldiv adalarıydı Marmaris’ten avara olmadan önce. Dolayısıyla rota da Süveyş Kanalı yani namı diğer Marlbora Kanalı.


Liman kontrole anons ettikten sonra ‘’Beklemede kal, Klavuz Kaptan gelecek’’ falan derlerken... Emniyetli hız ile limana çıkarma yapar gibi liman mendirekleri arasından şamandıraları da takip ederek P. Said'e bodoslamadan girdik.

Buyrun efendim;


Port Said Liman içi

Hızla yaklaşmakta olan bot birşeyler söylemeye çalışarak, el işaretleri de yaparak durmamızı istiyorlardı. Klavuzu taşıyan bu bot, beni durdurup klavuzu bizim yata aktarmak istiyordu. Böylece Marlboro Kanalının ilk dilenciliğini başlatmış olacaktı. Fakat bilmedikleri bir şey vardı ki benim ilk geçişim değildi bu kanaldan. 


Klavuz bizim yata geçebildiğinde onlar için bir kayıptı. Çünkü ben demirimi funda etmiş ve de Port Said Yat Kulubü’ne kıçtan kara olmuştum çoktan.

 

 

Port Said Yacht Club

Devamında kanal geçişiyle maceramıza devam ederek taaaa güneye, hani o güney yarım kürenin meşhur güneyi varya iki okyanusu kafa kafaya çarpıştıran, işte oralara kadar inip geri çıkacağız.
Var mı benimle gelen? 

Yorum Yap

Sosyal Medyada En Çok Bu Hashtag'lerle Arandık!