Marineros Seyir Defteri'nin ilk bölümlerini aşağıdaki bağlantılardan okuyabilirsiniz.
https://yelkenciningazetesi.com/adim-adim-yelkencilige-1-bolum
https://yelkenciningazetesi.com/adim-adim-yelkencilige-2-bolum
https://yelkenciningazetesi.com/adim-adim-yelkencilige-3-bolum
Marineros Seyir Defteri - 11
17 Ağustos, Çarşamba. Karar kesin. Bu kez gidilecek ama nereye gidilecek? Bir tek onu kimse bilmiyor. Rota Kuzey yani dönüş. Poyraza karşı Ege’yi tırmanacağız. Posseidon’un sabah uykusunun çok derin olduğunu iyice öğrenmiş olduğumuz için saat 13:00’e kadar Ayvalık civarı bir yere varmayı planladık. Sabah, iskele üstü kahvesinden sonra 16 Ağustos akşamı çapalarımızın üstüne yerleşen charter guletindeki kaptanın yüksek izniyle avara olduk. Ne poyraz var, ne imbat var, ne de Sahil Güvenlik! Her şey bu kadar sakin olamaz. Yoksa deprem mi olacak, ne bu? Sakinlikten korka korka Altınova’ya kadar geldik. Med-Ocean’nın salması 1.5 metre olduğu için Erol Ağabey ile ben mendirek içine girip derinlik kontrolü yaptık. Enes'in girebileceği derinlik olmayınca, Erol Ağabey ve ailesi orada kalıp yazlıklarına geçme, biz de Ayvalık’taki Paşa Koyu’na girme kararı verdik.

Ev lüksüne kavuşan “Şeyda” teknesi mürettabatı, akşam üzeri karadan arabalarıyla yanımıza geldi. Kadınları, gençleri ve bütün kirli çamaşırlarımızı bol miktarda buzla takas ettik. Enes'le ben teknelerde kaldık. Akşam bir sakinlik, bir dinginlik... Böylece biz temize çıkmış olduk, demek ki Posseidon’un kızdığı biz değilmişiz. Sanat müziği eşliğinde bir akşam keyfinin ardından Enes’in teyzesi ve bir arkadaşı tekneye ziyarete geldiler. Erol Ağabey ve Nurten Hanım sayesinde bütün evsel ihtiyaçlar giderildi ve herkes rahat bir gece geçirdi.
Marineros Seyir Defteri - 12
Dostlara ve denize geçici bir veda:
18 Ağustos, Perşembe. Kaçak tayfalar, Altınova civarındaki AVM’leri talan edip turizmi canlandırdıktan sonra tekneye döndüler. Bol buz ve likitlerin susturucu özelliğini çoktan keşfetmişlerdi zaten. Poyraz Adası’nda bir koy’a gitmek üzere, Çamlık Koyu’ndan ayrıldık. Erol Ağabeyde teknesiyle Altınova’dan çıkıp bulunduğumuz yere geleceklerdi. Adaya vardık ve güzel bir koya demirledik. Ancak Doğaç, Şeyda’ya Whatsapp’tan konum atınca geldiğimiz Adanın poyraz adası değil kara adası olduğu ortaya çıktı. Çünkü fazla haritaya bakmadan göz hizasıyla gelmiştim. Çaktırmamaya çalıştım ama kimse inanmadı tabi. Olsun, yanlışlıkla da olsa mükemmel bir koy buldum diye avundum. Amerika kıtası bile yanlışlıkla bulunmuş, benimkinin lafı mı olur! Tek farkı, bizden önce gelenler vardı Sağımızda göbek havası, solumuzda disko müzik. Yani tur tekneleri. Keyfimiz kaçtı mı? Hayır. Enes bir kaç balık vurdu. En büyüğü poşeti yırtıp firar etti. Diğer Marineros mürettebatının tamamı hamurla balık tutma yarışına girdi.

Akşam üzerine doğru gece, bu koy’da alargada kalmanın çok güvenli olmayacağına karar verip, Gümüş Koyu’na geçtik. İyi ki gelmişiz diyerek çapaları atıp aborda olduk. Yedek çapalarımızı da kıçtan atarak kendimizi güvene aldık. Dolunay eşliğinde harika bir akşam yemeğinin ardından Posseidon bu kadar keyif fazla diyerek rüzgarını döndürüp öyle bir tepemize bindi ki küçücük koyda teknelerde her şey allak bullak oldu. Rügar üstünde kalan tek çapa, Erol Ağabeyin yedek çapasıydı. O da tarayıp hepimiz sığlığa düşmeye başlayınca, ay ışığında romantik bir şekilde çapalarımızı topladık. Herkes ayrı noktalara çift çapa atarak alargada kaldı. Rüzgar sabah 03:00’e kadar devam etti. Haliyle birinci kaptanlar uyumuyordu. Ama şebeke, Yunan tarafını çektiğinden internet ya da telefon bağlantımız yoktu. Silyonlarımızı yakıp kendimizi ve birbirimizi kolluyorduk. Fakat benim, çakar hep gözüme çaktığı için kızıp direğimle kavga ettim, o da bana kızıp tümden söndü. Hava saat 03:00’e doğru kalınca uyuduk. Sabah 07:30’da herkes uyanmıştı. Hüzünlü ama geçici bir vedanın ardından Erol Ağabey Ayvalık'a, biz de Burhaniye’ye gitmek üzere ayrıldık. Posseidon bu defa “Gitmeyin, biraz daha kalın. İyi eğleniyorduk” der gibi kafadan dalgalarını gönderiyordu. 4 saatte Burhaniye’ye varıp belediye marinasına bağlandık. Tekneleri burada bırakıp otobüsle dönüyoruz. İzin bitti. Bayram tatilinde geri gelip seyre devam. Şimdilik bu kadar. Bitti…
Konuk Yazar: Yavuz Çetin
Fotoğraflar: Yavuz Çetin Arşivi
Yayına Hazırlayan: Doruk Ajans / Yelkencinin Gazetesi Kuruluşudur.