Avara Atlantik Yolunda - 1. Bölüm

''Hayallerinizi ertelemeyin! Unutmayın ki bugün, geriye kalan ömrünüzün ilk günü!''  

2022 yılında yakın arkadaşım Mehmet gönlünü Karayipler Martinik adasında ki Leopard marka bir katamarana kaptırdı ve satın almaya karar verdi. Teknenin Kıbrıs'a getirilmesi için de sağ olsun kaptan olarak beni seçti. 2022 Mayıs başında birlikte uçakla gidip tekneyi teslim aldık. Gerekli hazırlıkları yapıp, eksikleri tamamladıktan sonra Mayıs sonunda yola çıkıp sadece 2 ara noktada durarak, 36 seyir günü gibi bir hızla Kıbrıs'a vardık. Batıdan doğuya doğru yaptığımız bu seyir, hepimiz için ilk okyanus geçişi idi ve gerek hazırlık döneminde, gerek geçiş esnasında çok şey öğrendik. Yolda Mehmet ile sohbetlerimizde 2023’te de iki tekne olarak bu coğrafyayı gezmeye gelelim falan diye hayal kurarken kış boyu yaptığımız sohbetlerde hayalimiz plana, planımız da gerçeğe dönüştü. 

 

2023 Haziran’ında önce Kıbrıs’tan Marmaris'e geçtik, son hazırlıklardan sonra da Temmuz ortasında Mehmet, ailesi ile birlikte teknesi ‘’Island’’,  ben de solo olarak teknem Avara ile Marmaris’ten yola çıktık. Planımız yaz boyu Akdeniz'de gezerek batıya doğru ilerlemek ve sene sonuna doğru da Atlantik Okyanusu geçişini yapıp 2024 yılına Karayipler’de girmek.

Bu yazımda, tamamen kendi subjektif deneyimlerime dayanarak ve çok genel olarak Atlantik ötesi bir seyahat için gerekli planlama, hazırlık ve uygulama konularını özetlemeye çalışacağım. 

Planlama;

Öncelikle gezilecek ülkeler ile ilgili gereken vizelerin alınması gerekiyor. Akdeniz’i kuzey kıyılarından geçecekseniz Schengen vizesi yeterli. Her ne kadar bu vize ile Schengen bölgesinde maksimum 90 gün kalma sınırlaması olsa da seyir sürelerini bu hesaptan düşmenin yolları var. Örneğin Yunanistan’dan ayrılırken Arnavutluk’a diye çıkış alıp, İtalya’ya giderseniz yolda geçen süreyi 90 gün kısıtlamasından düşmüş oluyorsunuz. Ya da Malta’ya tekne ile girerseniz (yine tekneniz ile çıkmak koşuluyla), pasaportunuza damga basmıyorlar ve 90 gün kuralı devreye girmiyor. Bunun gibi bir takım kuralların çevresinden legal olarak dolaşma yöntemleri var. Biz çıkmadan önce Schengen ve Amerika vizelerimizi tazeledik, yeterli oldu.

Coğrafya bilgisi, mevsimsel hava koşullarını çalışmak, güzergah üzerinde ki durulabilecek yerler, gezilmesi gereken ya da gezilmek istenilen yerler vb. planlama açısından çok önemli. Mesela biz Roma’da bir haftaya yakın kalmamıza rağmen Kolezyum veya Vatikan müzesini gezemedik, zira 5km bilet kuyrukları vardı. Online almaya kalkınca da ancak 1 ay sonraya gün veriyordu.

Akdeniz’de ne yazık ki korunaklı koylarda kalmak (Adriyatik’in batısından itibaren) pek olası değil, zira yok. Rota planlamalarında buna dikkat etmek gerekiyor. Uygun fiyatlı marinaları bulmak ve haklarındaki yorumları görmek için Navily uygulaması çok zengin bir kaynak.

Gittiğiniz ülkelerden data için SIM kartı alıp, iletişim problemini çözmekte çok önemli. Avrupa’da alacağınız kontörlü hatlar genellikle diğer Avrupa ülkelerinde de kullanılabiliyor. Avantajlı paketleri yola çıkmadan tespit ve not etmek hayatınızı kolaylaştırıyor. 

Denizde ‘’kul kurar kader güler’’, çok geçerli bir deyim olsa da, olabildiğince bir takvim oluşturup ona uymaya çalışmak da, hayatınızı kolaylaştırıyor. 

 

Hazırlık;

Teknenizin uzun yol için donanımlı, bakımlı ve olabildiğince yedek malzeme taşıyor olması ve elinizden tamir, yemek yapabilme vb. işlerin gelmesi elzem. Avara, 2003 model bir Hunter 44. İki kabinli ve oldukça donanımlı bir tekne. İlk sahibi olan İngiliz Jones ailesi, çocukları ile birlikte bu tekne ile dünya seyahati yapmışlar. Teknik hazırlık olarak ben de kış boyu bow spirit üretimi, elektrik tesisatına ilaveler ve değişiklikler, arma genel kontrol ve sabit armada değişenler, yeni bir genova ve asimetrik yelken dikimi, ikiz yelken için çift gönder donanımı, AIS eklenmesi vb. birçok yenilik ve değişim işlerini tamamladım. Klasik olarak teknelerde yapılacak iş listesi hiçbir zaman bitmez. Yeni bir EPIRB, dingi ve can salı ihtiyaçlarımı da yolda sipariş ederek, Roma’da yaşayan bir arkadaşımın adresine gönderttim ve orada donattım.

Ben çoğunlukla bütçesel zorunluluklardan teknede ki hemen hemen tüm işleri kendim yapıyorum. En uç örneği, en son geçen kış serpinti körüğü ve tentelerimi de kendim diktim. Kötü ev sahibi, kiracıyı ev sahibi yapar misali. Bunu niye söylüyorum, ilk dikkat edilmesi gereken konu, altınızdaki tekneyi çok iyi tanımalısınız. Elektrikten tutun, motor arızasına, su tesisatından yelken donanım problemlerine varıncaya kadar karşılaşabileceğiniz sorunlara geçici de olsa çözüp üretebilmelisiniz. Tabi bunlar çoğunlukla zamanla kazanılan tecrübeler. Bazı şeylerin mutlaka sizin başınıza gelmesi gerekmiyor, okuyabildiğiniz kadar yazılı kaynak, izleyebildiğiniz kadar görsellerin de çok katkısı var. Hava durumu rejimleri, belirtileri, tahmin kaynaklarına erişim vb. çok kapsamlı bir hazırlık dönemi gerekiyor. Olanaklar ölçüsünde yedek malzeme taşımak, yola çıkmadan önce tüm donanımın ve teknenin kontrolleri falan bunları söylemeye bile gerek yok. Ama... Her şeyden önce en önemli edilmesi ve hazırlanılması gereken, psikolojik ve zihinsel hazırlık. 20 gün boyunca hiç kara görmeden, hele hele solo seyir yapıyorsanız, hiç insan görmeden gitmek çok iyi bir zihinsel hazırlık gerektiriyor.  

Uygulama;

Öncelikle şunu çok rahat ifade edebilirim, Akdeniz’i geçmek Atlantik Okyanusu’nu geçmekten çok daha zahmetli. Tamamen başka bir uzun yazı konusu olabilir bu. Okyanus geçişine iki arkadaş tekne birlikte başladık, çıkış noktamız son ikmalleri yaptığımız ve sadece bir gece kaldığımız Grand Canaria, Las Palmas limanı idi. Ben Avara ile solo olarak geçtim. Çok kısaltılmış versiyonu ile seyir defterim şunları gösteriyor; Las Palmas – Barbados arası tam olarak 2.900 mil kat etmişim, 490 saatlik bir süre seyir yapmışım, bunun 33 saatinde motor (rüzgarsızlıktan), 50 saatinde jenaratör (aküleri şarj için) çalıştırmışım, yol boyu AIS ekranından sadece 11, göz temasıyla 3 trafik görmüşüm, telsiz ile bir gemi ile (gönderdiği AIS test mesajını teyit için) konuşmuşum. Bu rakamlar, yukarıda yazdığım psikolojik hazırlığın önemini muhtemelen daha iyi anlatıyordur. 

Pratikte günüm genel anlamda şöyle geçti; yol boyunca yemek yapmak, kitap okumak, müzik dinlemek, geceleri hava durumuna göre ayarlamalarla birer veya ikişer saat aralıklarla kontroller için uyanıp, kalan zamanları istirahat ederek.

Araştırmalar yaparken okuyup, izleyerek öğrendiklerim sonucunda, geçişte ikiz yelken kullanmaya karar vermiştim. Çok da isabetli bir karar olduğunu yol boyunca gördüm. Trim açısından geniş bir aralığa hitap eden bu sistem, özellikle solo veya az ekiple yol alanlar için çok uygun. Gündüzleri rüzgarın uygunluğuna göre asimetrik balon da kullandığım olduysa da, 490 saatin ancak 50 saatidir toplam kullanımım.

Özellikle solo seyirde ihmal edilmemesi gerekenler nedir diye sorsalar, ana hatlarıyla şunları söyleyebilirim: 

Birincisi; sağlık sorunları, önlem olarak teknede genel amaçlı tüm ilaçları bulundurmalı. İş yaparken yaralanmalara karşı azami dikkat gösterilmeli. 

İkincisi; donanımla ilgili sorunlar; yelken, arma, elektrik, sıhhi tesisat vb. Önlem olarak armayı çok zorlamamak ve mümkün olduğunca yedek malzeme bulundurmaktan başka yapacak bir şey yok.

Üçüncüsü; açık denizde hasar alacak şekilde bir şeye çarpmak! Bu bir konteyner, başıboş bir deniz aracı, gemilerden düşen kalas, balina vs. her şey olabilir. Aynı gökyüzünde olduğu gibi bunlarada ‘’ UFO ‘’deniyor, flying yerine floating ortada ki harf. Böyle bir durumda, hasarın büyüklüğüne göre, tekneyi terk etmeye psikolojik ve pratik olarak hazır olmak gerekiyor.

Yeterince hazırlığını yapamadığım için beni en zorlayan konu iletişim oldu. Ne yazık ki yola çıkmama çok az bir süre kalıncaya kadar uydu telefon sisteminin GSM kartını temin edememiştim bir türlü. En son Las Palmas’da başka bir tekneciden yedeğini satın aldım. Aktive edip ayarlarımı tam yapamadan yola koyuldum. Buna pişman oldum yol boyu. Ama hava durumu raporlarını alabildim günde birkaç kez. Dış dünya ile iletişim aniden kısıtlanınca ilk bir hafta biraz stres yaptıysa da sonrasında alıştığımdan mıdır nedir, rahatsızlık vermedi. 

Sonuç olarak; uzun mesafelere seyir hayal eden, planlayan tüm denizcilere önerim şu olacaktır: Hayallerinizi ertelemeyin! Unutmayın ki bugün, geriye kalan ömrünüzün ilk günü!

 

Yazı: Erol Akyiğit

Fotoğraflar: Erol Akyiğit Arşivi

Yayına Hazırlayan: Doruk Ajans / Yelkencinin Gazetesi Kuruluşudur.

 

Yelkenci dostumuz Kaan Erdem’e yardım ve desteklerinden dolayı teşekkür ederiz.

Yelkencinin Gazetesi Yönetim Kurulu 

Yorum Yap