İnsan, bir gün artık kara ona dar gelmeye başlayınca içine girip boğulmaktan korktuğu denizi keşfetmeye ve onun ötesinde ne olduğunu öğrenmeye merak sardı.
Ve oturup kenarında suyun, başladı düşünmeye. Suda batmayan kütükleri, dal parçalarını, o dallara tutunmuş bazı hayvanları gördü.
Tabii o zamanlar her şeyin bir ruhu olduğuna inanılıyordu. Ağaçların da elbette. Ve başladı denemeye.
Ruhu ruhuna uygun, ona denizde ev olacak, ruhunu sarıp bedenini korkutucu dalgalara, deniz canavarlarına karşı koruyacak olan ağacı aramaya koyuldu.
Dünyanın farklı yerlerinde ama aynı merak ve heyecanı yaşayan insanlar birbirinden habersiz ama bir iç sesle yaşadı ve denediler.
Doğru ağacı, tıpkı kendi gibi sağlam, maceracı, meraklı ve denizle savaşmak yerine, onunla dost olup içinden gelip geçmek üzere anlaşmış insan ve onların evleri olan tekneler gemiler oldu sonra.
Sonra insan bu teknelerde rüzgarla, onun evrene yayılan şarkılarıyla, kendinin, teknesinin bu şarkıya katılımıyla, yeni yeni hikayelerle tanıştı.
Kulakları ağacın gövdesinden, direklerinden gelen şarkılara aşina oldu.
O sesler ninnisi oldu onların.
Tekneleri ise onları boşlukta koynuna alıp koruyan, seven, ninnileriyle uyutan anneleri.
Sonra gökyüzüne bakan insan kuşları, martıları, güvercinleri, karabatakları, pelikanları gördü.
Her biri farklı bir kanat açısı, çırpışı içindeydi.
İşte şimdi mesele en uygun kanadı takmaktı ağaç evlerine. O kanatlar, evlerinin kolları olacaktı rüzgarı kucaklayan.
Zaman aktı, kendilerini ağacın ellerine, ruhuna teslim eden denizci özgür ruhlar da bedensel değişimlerle devam ettiler arayışlarına.
Önce gövde yani ev, sonra yelken yani eller ve ortaya yüzyıllar sonra gelişen sanayi devrimi insanın çeliği keşfi işlemesi sonucu, ahşaptan daha dayanıklı olan Germania Nova serisi çıktı.
GEÇMİŞTEN GÜNÜMÜZE ‘AN’ DA
İşte ben de yüzyıllar sonra, Alman Krupp ailesinin armatörü olduğu 1908 yılında ortaya çıkan schooner yarış teknesinin bire bir aynı replikası, 2011’de İspanya’da yapılmış Germania Nova’nın görkemli gövdesinin altında duruyorum.
Böylesi devasa bir tekne için minnacık 400 beygirlik tek makinesi ve 47 metre yükseklikte olan ana direği ve standartların dışındaki 27 metrelik tekneden taşan bir bumba, 11 metrelik bir baston ve güvertedeki her bir ahşap ve metal armatürüyle büyüleyici görünüyor.
Teknede beni daha önce telefonda konuştuğum Halil Kaptan karşılıyor. Enerji dolu ve sempatik biri. Tekne karada olduğundan öncelikle altında bir tur atarak başlıyoruz bu harika görüşmeye. Kaç gündür rahatsızdım ama şu anda, burada bu devasa ve başka göremeyeceğim Germania Nova’da olmak beni neredeyse tamamen kendime getiriyor.
DEĞİŞEN PERVANE AÇILARI
Pervane dikkatimi çekiyor. Uzun uzun anlatıyor Halil Kaptan. Pervanenin kanat açıları değişiyormuş. Bu şekilde pervane koymadaki amacın teknenin minimum mazotla maksimum mesafe gidebilmesi olduğunu öğreniyorum. Aksi halde bu boyutlardaki bir tekneye 400 hp tek bir motorun asla yetmeyeceğini, bu sebeple de manevra kabiliyetinin oldukça düşük olduğunu zaten asıl amacın da yine bu tekneye özel randa yelkenlerle, rüzgarla ilerlemek olduğunu mutlulukla görüyorum.
MARİNADA ÖZEL HAVUZ
Bodrum İçmeler mevkiinde bulunan Ağanlar marinada karada duran Germania Nova, karaya çıkardıklarında o kadar yüksekte kalmış ki özel yapılan merdiven bile yetmemiş tekneye ulaşmaya. Bakmışlar böyle olmuyor salmanın yarısını içine alacak özel bir havuz yapmışlar. Ancak bu şekilde teknenin güvertesine rahat ulaşmak mümkün olmuş. Bizler de o merdivenden çıkıp güverteye ulaşıyoruz. Herkes bir şeyler yapıyor. Samimi, yanık yüzlü gemiciler karşılıyor beni. Böylesine büyük ve özellikle randa yelkenlere sahip bir teknenin tayfasının yaş ortalaması çok genç ve şaşırtıyor bu beni. Gerçekten böyle bir teknede hareket etmek, çalışmak epey zor ve çok tecrübe gerektiren bir şey olmalı.
Hepsi mutlu karşımda ve oldukça gururla oturmaya başlıyorlar teker teker. Mutlular çünkü Türkiye’nin kendi sınıfında ilk bu büyüklükte ve randa yelkenli teknesinin mürettebatı olmak çok ayrıcalıklı bir durum. Ve en büyük gururları da böyle bir tekne ile Fransa’ya kadar gidip gelmiş ve inanılmaz bir seyir tecrübesi edinmiş olmaları.
NİMET ARİF KURTEL İMZASI
Burada yeri gelmişken, bu özel tekneyi ülkemize getirerek bir ilke imza atmış, böylesine ayrıcalıklı bir teknede neredeyse tecrübesiz genç denizcilere böyle bir şans vermiş olan değerli armatör ve iş insanı sayın Nimet Arif Kurtel Bey’e sonsuz teşekkürlerimi sunmak isterim.
Kendi adıma, böyle bir tekneyi ziyaret şansı bulduğum için, mürettebat kendilerine böyle müthiş bir şans verildiği için ve ülkemiz adına da denizcilik konusunda yeni bir çığır açtığı için. Türkiye sularında büyük yelkenlilerle ve hatta randa yelkenlilerle de seyir yapılabilir diye dünyaya bir çağrı sunduğu için.
Dünyanın başka yerlerinden, diğer kendi türü tekneleri de sırf Germania Nova’ya selam vermek için gelen diğer teknelere de sularımızı açtığı için. Büyük teknelerle ve özellikle randa yelkenlerle de yelken yapılabileceğini gösterdiği için.
Sekiz yıldır Arif Bey ile çalıştığını anlatan Halil kaptan, Arif Bey’in hayalinin tekneyle dünya turu yapmak olduğunu, bu sebeple güvenli ve güzel bir tekne ararken Germania Nova’nın satılık olduğu bilgisine ulaşıp hemen satın aldığını söylüyor.
DEVAM EDECEK
Yazı: Sema Erdal / Yelkencinin Gazetesi Bodrum Temsilcisi
Fotoğraflar ve filmler: Halil İbrahim Yolver
Yayına Hazırlayan: Doruk Ajans / Yelkencinin Gazetesi Kuruluşudur.