Jerapi ile Terapi…

Geçen sezonun (2022) ortalarındaydık… Senelerin getirdiği ulusal uluslararası yat yarışçılığının ve centerboat’çuluğun sonrasında 60’lı yaşlara fazlası ile yaklaşmış olunca  esasında bizim için oldukça heyecan verici bir proje olmuştu… Jerapi..  Var mısın? Varım!

Artık bizlerin terapiye ihtiyacı olacak yaşlarda olduğumuza pek inanmak istemediğimiz için J Boat / J80 ile yeni bir sayfa açtık. İşte kızımız Jerapi’nin de ismi buradan doğdu. J’erapi! Tam bir terapi…

Tekneyi Junior Gemini olarak teslim alıp Jerapi’leştirdikten sonra küçük camiamızın ortak problemi olan 4 kişilik bir ekip olma hayalinde olsak bile, hedefi bir olan tabiri caiz ise aldığımız nefesten, söylediğimiz sözden rahatsız olmayacak hepimizin teknesini kendi teknesi kabul edecek ekip arkadaşları ile bir araya gelmeye karar verdik… Bu pek de zor olmadı esasında… Ne güzel dostlarımız varmış. Bunu bir kez daha gördük. Tekneyi deliler gibi hazırlarken bir yandan da antremanlara bile başlamıştık.

Robert De Liefde, Nilselen Kurtoğlu ve Global Solo Chalange hayali ile ilerleyen, hatta yanıp tutuşan her fırsatta deniz üzerinde her platformda bulunan Volkan Yemlihaoğlu ile çoktan güvertede buluşmuştuk bile… Bu süre içerisinde ne kadar da minnoştu bizim Jerapi. Teknik bilgisi, yelken tecrübesi ve yaptıkları ile gurur duyduğumuz senelerin getirdiği dostum Targan Hazarhun’un gölgesini her an ensemde, elini de omuzumda hissediyordum. Tekneyi Kalamış Marinada bile bırakmıyor Heybeliada’da oturduğumuzdan dolayı yolda zaman dahi kaybetmek istemiyor, sürekli tekne ile ilgileniyorduk… Sadece deniz antremanları değil kara antremanlarına da en kısa zaman içinde başlamıştık. Zira kendi adıma konuşayım, ilk antremanlardan döndüğümüzde sağım solum morarmış hatta kanamış dönüyordum, ne minnoşmuş bizim Jerapi dedim ya!

Yelkenler hazır, tekne hazır, biz de hazır mıyız acaba! Her sorduğumuza cevap aldığımız, destek olan SportsBoat Komitesi, Levend Gürkan, Tuncay Tanrıverdi ve belki onlarcası daha…


Arzumuz mümkün olacak en hızlı şekilde adapte olabilmekti.

İlk hedefimiz SportsBoat yarışları… Öncelikle kendimizi tartacak, tek başımıza yaptığımız antremanlarda göremediğimiz teknenin, takımın ve kişisel performanslarımzı değerlendirme imkanımız olacaktı. O zaman da gelmişti çoktan… Kendi evimizde büyük bir heyecan ile ilk yarışımıza Heybeliada start hattında bulduk kendimizi…

Sezonun ortasında katıldığımız bu yarış bize önemli bir yol gösterici olacaktı… Teknemiz yapısı itibarı ile SportsBoat  A / B kategori speklerine göre tam bir B sınıfı olarak ilk yarışımızı hatalı rota yaparak diskalifiye olduk. Böyle bir yarışta nasıl hatalı rota yapılır demeyin. Welcome on board… İkinci ve üçüncü yarışlarımız sonucunda ilk yarışımızı HSSK / Heybeliada Su Sporları SB  yarışlarını 4.lük ile başladık. Yaptığımız yarış sonrası toplantıda hem kendi hem de tekne performansındaki olası eksikleri belirledik ve bir sonraki yarışa ve Türkiye  Şampiyonası’na kadar düzeltmek adına bir planlama ile yola devam dedik. 17 günlük aralıksız bir antreman programı belirledik. Dedim ya Targan her gün profesyonelliği ile arma olsun, trim olsun, kişisel performansımıza kadar “kara bulut” gibi tepemizdeydi… Karada kaldığı zamanlarda bile bizi denizde rahat bırakmayıp oturduğumuz yere kadar karışıyordu.

Iskotalar, başta mandarlar olmak üzere değişti, furling bakımdan geçti, teknenin bir yerlerinden abartı olmamakla birlikte su yaptığını farkettik ve takibe aldık… Her gün yarım gün diyeceğimiz bir zaman diliminde Adalar mevki olsun, Kalamış - Caddebostan parkuru olsun antremandaydık. Her günü günlük iş ve seyir toplantısı ile sonlandırıyorduk.

Takım kendini güncellemeye devam ediyordu. BlueWind’de beraber yarıştığımız Selma ön sahada antremanlara başladı. Türkiye Şampiyonası öncesi ilk yarışta beraberdik…

 
İşte belki de bir baba için belki en zor ama en güzel his… Teknede hemen arkamda sırtımı yaslayabileceğim, ana yelkende ve trimde destek olarak kapı gibi oğlum, Derin Canel İYK 420 sporcusu aramıza katıldı… Hedeflerimizde ve geleceğimizi belirleyeceğimiz Türkiye Şampiyonası öncesi ilk yarışımızda Robert, ben, Derin ve Sema ile ilk birinciliğimiz ile karşılaştık ve hemen arkasından tekneyi su problemi ile alakalı karaya aldık. Zira zaman içerisinde teknenin su yapması orantısal olarak artıyordu.

Şampiyona öncesi B kategorisinde yarışan bir tekne olarak SB kurallarına göre karada kalma süreci ile sıkışık bir dönemde teknenin su problemini yok etmeye çalışacaktık. İskele sancak kıç omuzluklardaki tanklar…Kıç tarafta tam iğnecik noktasında ve çarmıh ayaklarında nem oranı normalin üzerindeydi. Derler ya her işi bir bilenine bırakacaksın diye… İşte tam bu noktada Tuğra Marin / Onur konuya hem teknik hem de zaman planlaması ile el attı. Hiç beklemediğimiz bir problem ile de işte tam da bu noktada karşılaştık. Büyük ihtimalle tekne karada kaldığı süreç içersinde destek amaçlı kullanılmış başaltındaki destek göz ile görünmeyen bir hasar, kılcal çatlaklar  yaratmış ve diğer noktalara kıyasla nem oranı cok daha fazlaydı. Tekne genelindeki bu kadar nem ile en büyük korkumuz ozmoz ile karşılaşmaktı. Başaltı balsa core’ya kadar soyuldu, kuruydu! Diğer yerler ise olası su gelebilecek yerler su sızdırmazlığına yönelik zamana karşı olabildiğince kurutulup gerekli işlemler yapıldı. Dedim ya her işi bilene bırakacaksın diye… Neredeyse tekneye her geldiğimizde Onur ve ekip arkadaşları tekne başındaydı.

Bu süre içersinde biz ne mi yapıyorduk? Elimizde bir liste Türkiye Şampiyonası öncesi teknede olması gereken malzemelerin peşine düşmüştük. Tekne ve biz sonunda Türkiye Şampiyonasına hazırdık ama parkurda daha önceki yaşanmışlıklara yönelik hedef ilk üç olsa da merakla bekliyorduk.

Türkiye Şampiyonası başlamıştı. Sonuç bizi  İspanya’ya kadar götürecekti…

Bu süre içerisinde Türkiye’de ve yurt dışında neler yaptık…

Hatta Hollanda’da yurt dışı yarışlar için Jerapi’nin kardeşi Jeraphy de aramıza katıldı.

 

Yazı ve Fotoğraflar: Urcun Canel

Yayına Hazırlayan: Doruk Ajans / Yelkencinin Gazetesi Kuruluşudur.

Yorum Yap