Bir önceki yazımda, Beagle kanalı tekne turu ve Ushuaia gezimi paylaşmıştım.
https://yelkenciningazetesi.com/ushuaia-beagle-kanali-tekne-turu
Bu yazımda Arjantin sınırları içinde bulunan, Dünyaca ünlü Perito Moreno buzuluna ev sahipliği yapan El Calafate şehrini ve Los Glacieres milli parkını anlatacağım.
17 Kasım 2024
Sabah kahvaltımızı yaptıktan sonra valizlerimizi toplayıp Ushuaia havalimanına doğru yola çıkıyoruz. Uçuşumuz, Arjantin'in güneybatısındaki Patagonya bölgesinde, Santa Cruz eyaletinde yer alan El Calafate şehrine. Comandante Armando Tola Uluslararası Havaalanı’na iniyoruz.
Lago Argentino'nun güney kıyısında kurulmuş olan, yaklaşık 60 bin nüfuslu El Calafate, Arjantin Patagonya'sının en ünlü turistik merkezlerinden biri, güzel ve şirin bir şehir. Özellikle çevresindeki buzullara erişimi sağlayan bir turizm merkezi. Şehir, adını Güney Patagonya'ya özgü küçük bir çalı olan "Calafate"den almış. Efsaneye göre bu meyveyi yiyen herkesin bir gün El Calafate'ye geri döneceği söyleniyor. Patagonya yazımın başında da bahsettiğim gibi Güney Amerika kıtasının güney ucunda, Arjantin ve Şili ülkeleri arasında paylaşılan geniş ve seyrek nüfuslu bir coğrafya.
Patagonya’ya ilk ayak basan o dönemde boyları ortalama 1.55 civarı olan İspanyollara; guanako postlarına bürünmüş, yüzleri boyalı, ortalama boyları 1.80 cm civarı olan yerliler dev gibi görünmüşler. Bundan dolayı bölgeye, İspanyol masal karakteri olan Pataogon adlı devin ismini vermişler. Bölgeyi keşfeden Magellan okuduğu kitaptaki dev karakterin isminden esinlenerek, yerlilere ‘Patagon’ ve bölgeye de ‘Patagonya’ ismini vermiş. Ne yazık ki bu insanların soyları Avrupa’dan gelen insanların getirdiği bakteri, virüs gibi nedenlerden dolayı tükenmiş. Artık yerliler yok ama Patagonya 787 bin kilometre karelik dev bir alanı kaplamaya devam ediyor.
Arjantin Patagonyası Atlantik Okyanusu kıyısında, Şili Patagonyası ise And Dağları’nın batı yamaçlarında yer alıyor. Arjantin Patagonya’sında gezilecek daha pek çok yer olmasına rağmen bizim rotamızda bulunanlar; Ushuaia, El Calafate ve Perito Moreno buzulu.
Perito Moreno Buzulu, bölgenin ana cazibe merkezi. Buzul üzerinde yürüyüş turları (mini-trekking), tekne gezileri ve buz kütlelerinin göle düştüğü anları izleme olanağı sunan seyir platformları bulunuyor. El Calafate'den, Upsala ve Spegazzini gibi diğer büyük buzulları görmek için tekne turlarına katılabilirsiniz. Maalesef, bizim programımızda sadece Perito Moreno bulunuyor. Otele yerleştikten sonra, merkeze yürüyerek iniyoruz ve çevreyi keşfetmeye başlıyoruz. El Calafate’de bizi muhteşem bir gün batımı karşılıyor.

Şehir merkezi bir tane ana caddeden oluşuyor, caddenin adı “Avenida del Libertador “.Cadde üzerinde marketler, giyim ve hediyelik mağazaları, canlı müzik yapan kulüpler, restoranlar ve bol miktarda kafe bar bulunuyor. Sokaklarda, özellikle et restoranlarının önünde, rahat rahat yatan ya da gezinen köpekleri görüyoruz. Yerel halk, köpekleri çok seviyor ve besliyor. Hediyelik dükkanların içinde keyifle yere serilmiş yatan köpeklere rastlıyorum. Patagonya bölgesi, şarabı ve etleriyle oldukça ünlü olduğu için El Calafate'deki restoranlarda, haliyle et yemekleri ön planda ve bu bölgedeki restoranlar, kaliteli etleriyle büyük bir üne sahip. Özellikle sığır eti ve kuzu etiyle ünlü. Ayrıca bölgeye özel, devegiller ailesinin vahşi bir türü olan, lamalar ile akraba olan Guanako ve yaban koyunu gibi yerli etlerde bulmak mümkün.
Gözümüze hoş görünen bir et restoranına oturuyoruz ve meşhur Arjantin bifteğinden tadıyoruz. Yemek sonrası, ana caddede turlayıp hava kararınca otelimize dönüyoruz.

PERITO MORENO BUZULU’NUN BÜYÜSÜ
Ertesi gün kahvaltıdan sonra, Perito Moreno buzulunu deneyimlemek için, “Los Glaciares” milli parkına doğru yola koyuluyoruz. Hava serin ama güneş çok etkili, mükemmel bir keşif günü olacak gibi görünüyor.
Batı Kanada’da Rocky dağları’nda, 2016 yılında görmüş olduğum Athabasca buzulundan sonra Perito Moreno, ikinci buzul deneyimim olacak. Atabasca buzulu, Perito Moreno’dan oldukça küçük. Ancak benim için, üzerine ilk bastığım buzul olarak anılarımda kalacak.
Aracımız Logo Argentina’nın (Arjantin gölü) kıyısına yaklaştıkça, buzul yavaş yavaş kendini göstermeye başlıyor.

Sonunda El Calafate’nin ev sahipliğini yaptığı, doğa harikası “Los Glaciares” ulusal parkının girişine varıyoruz.
1937 yılında kurulan park, 1981 yılında UNESCO tarafından Dünya Mirası Listesi'ne alınmış. Arjantin'in en büyük ikinci milli parkı olma özelliğini taşıyor. Adı, "buzullar" anlamına gelen İspanyolca bir kelime olan “glaciares”ten geliyor ve bu isme yakışır bir şekilde devasa buzullara, buzul göllerine ve görkemli dağlara ev sahipliği yapıyor.
Parkın en ünlü ve en çok ziyaret edilen bölümü olan Perito Moreno, Dünya’da ileriye doğru hareket eden birkaç buzuldan biri olmasıyla benzersiz. Buzul 250 km2’lik bir alanı kaplıyor ve 30 km uzunluğa sahip Güney Patagonya buzul kampının bir kolu. Dünyanın en geniş 3. tatlı su rezervi olarak biliniyor ve ülkenin en büyük gölü Logo Argentina’yı besleyen kaynaklardan biri. İspanyol Francisco Moreno adlı kaşif, bu buzula ismini verse de aslında daha öncesinden bir Alman tarafından Bismarck Buzulu olarak adlandırılmış. Perito Moreno Buzulu aldığı yağışlar nedeni ile büyüyen bir buzul. Argentino Gölü yüzeyinden 74 m yükseklikte ve buzulun uç kısmı 5 km genişliğinde. Buzulun toplam derinliği ise 170 metreleri buluyor ve suyun üstünden görünen kısmına ait yüksekliği yaklaşık 70m. Buzul, kütlesinin ağırlığı ile Argentino Gölü’nün güney kısmına doğru hareket ediyor. Buzulda kırılma olmadığı zamanlarda, buzul gölün dar olan kısmında kıyıya ulaşabiliyor.

Perito Moreno, bölgedeki diğer buzullara kıyasla daha erişilebilir. Buzulun önündeki yürüme yolları ve teraslardan, buzulu keyifle seyrederek etrafında dolaşabiliyorsunuz ve buzulun dramatik bir şekilde çatlayan ve büyük bir gürültüyle suya düşen buz kütlelerini, bu platformlardan izleyebiliyorsunuz. Göle bu büyük buzul parçalarının düşmesi, korkunç bir sese neden oluyor. Parcalar kırılırken önce gök gürültüsüne benzer şiddetli bir ses çıkıyor. Olduğu yerden kayarak suya düşen parça büyük dalgalara sebep oluyor. Buz kütlesinin yüzüne doğru tekne turları da düzenleniyor. Daha maceraperest olanlar için buzul üzerinde rehberli yürüyüş (trekking) turları da mevcut. Park içinde bulunan Upsala ve Spegazzini buzullarına karadan ulaşım mümkün değil. El Calafate'den kalkan tekne turlarıyla Argentino Gölü üzerinden bu devasa buzulları yakından görmek mümkün. Upsala Buzulu, Güney Amerika'nın en büyük buzullarından biri olarak biliniyor. Yine ulusal park içinde bulunan El Chaltén, trekking'in başkenti olarak anılıyor ve parkın kuzey kesiminde yer alıyor.
Buradan, tırmanışçıların gözdesi olan efsanevi Fitz Roy ve Cerro Torre dağlarına doğru çeşitli zorluk seviyelerinde yürüyüş parkurları başlıyor. Fitz Roy Dağı'na tırmanmak, Everest'ten daha zor olarak kabul ediliyor.
Los Glaciares Milli Parkı'nı ziyaret etmek için en uygun zaman genellikle ilkbahar (Ekim-Kasım) ve sonbahar (Mart-Nisan) ayları, bu dönemlerde hava daha ılıman ve park daha az kalabalık oluyormuş, ancak Kasım ayı da ziyaret için iyiydi.
Parkın içerisinde seviye farkı gösteren 3 ana gözlem noktası var. En üstte, ortada ve en alta gözlem yerleri kurulmuş. Buralara giden yollar ise renklerle gösterilmiş ve zorluk seviyelerine göre ayrılmış. Sarı, yeşil ve kırmızı. Hangisi size uygunsa o yolu izleyerek gezebilirsiniz.
Parkın giriş kapısından geçerek, buzulu en yukardan ve tam ortadan gören gözlem yerine kadar yürüyoruz. Parkta bulunduğumuz zaman içinde tüm yolları izleyerek buzulun tüm güzelliklerine tanık olmaya çalışıyorum. Çok etkileyici bir buzul.

Bir ara korkunç bir gürültü kopuyor. Bu gürültünün buzuldan parça kırılmasına bağlı olduğunu öğreniyorum. O andan itibaren de buzulda kırılma beklemeye başlıyorum. Sonunda bir tane büyük kırılmayı yakalayabiliyorum. Buzulun çatırdayışını ve zaman zaman buzdan kopan dev parçaların suya düşüşünü izlemek, doğanın gücünü ve zamanın ne denli yavaş aktığını hissettiriyor.

Her adımda buzulların muazzam yapısını daha da yakından görebilmek için 1 saat süren tekne turuna katılıyoruz.

Tekne sallanırken üzerime gelen serin su damlaları ve buzun o devasa mavi tonları gözlerimi kamaştırıyor. Yaklaşık 1 saat süren tekne turunda, buzulun her halini fotoğraflamaya çalışıyorum. Yaklaştıkça heybetini ve soğuğunu hissediyor, buzulun muhteşem maviliğine doğru çekiliyorum. Her halini doya doya seyrediyorum.

El Calafate’ye geri dönerken böylesine bir güzelliği gördüğüm için şükrediyorum ve hayatımda unutamayacağım anlardan biri olarak hafızama kaydediyorum.

Yarın Arjantin ile Şili arasında bulunan karayolu sınırını geçerek, Şili Patagonya’sına doğru yol alacağız. Seyahatin, benim için yine en anlamlı olan başka bir aşamasına geçiş yapıyor olacağım. Yıllardır heyecanla görmek istediğim, Pasifik’te yer alan Paskalya Adası ve Moai heykelleri için sabırsızlanıyorum.
Konuk Yazar: Feyhan Sönmez
Fotoğraflar: Feyhan Sönmez Arşivi
Yayına Hazırlayan: Dork Ajans / Yelkencinin Gazetesi Kuruluşudur.