Fırtına Hiç Beklemediğim Anda Geldi
Teknem sorunsuz çalışırken fırsatları kaçırmıyor, sabah erkenden teknenin yolunu tutuyordum. Yine güzel bir sonbahar sabahı teknemin yolunu tuttum. Hava yazdan kalma, cam gibi derler ya işte o cinsten…
Güneşli, hafif serin güzel bir sabah tekneme vardım. Her zamanki gibi en büyük zevk aldığım aktivitelerden biri de teknemde sabah kahvaltısını hazırlamak oldu. Soframda olmazsa olmazım sahanda yumurta, peynirim, zeytinim. Kahvaltıda bitiş yapmak için her zaman vişne reçelimi de hazır bulundururum. Güzel bir kahvaltı sonrası güzel havayı değerlendirmek için denize açılmaya karar verdim.
Tekneme tek gelmiştim, pek planlı yaşamayı sevmem ama aklımda yapacaklarımın bir sıralaması vardı elbet. kahvaltı sonrası yüzüş sonra da yelken seyri. Kahvaltıdan hemen sonra kıç halatlarımı daha sonra da tonoz halatlarımı çözdüm, ufak ufak yol aldım. Bizim buralarda gidilecek yerler genelde sınırlıdır. Herkes ya liman dışında mendireğin dalgasız kısmında olur ya da biraz açıkta balık tutmakla meşgul olur. Bende ufak ufak mendireğin arkasına doğru yol aldım. Plaja 50 metre civarı uzaklıkta 2-3 metre derinliğe çıpamı bıraktım. Biraz nefeslendikten sonra 2-3 saat kadar yüzmekle meşgul oldum. İnanılmaz keyifli olduğunu söyleyebilirim. Öğleden sonra saat 15:00 civarı hafifçe rüzgar başlayınca denize açılmaya karar verdim. Çıpa demirim manuel olduğu için elle topluyorum. İlk motorumu çalıştırdım daha sonra çıpayı toplayıp ufaktan yol aldım. Limandan belirli bir uzaklığa gelince motoru boşa alıp ilk cenovamı bastım. Belli bir süre cenova ile seyir yaptım .Bir yandan etrafı seyredip bir yandan müzik dinlemek insana iyi geliyor, bendeki mutluluk paha biçilemez…
Ufak ufak teknemin sınırlarını öğrenmek istiyordum. Rüzgar kuvvetini artırmıştı, ana yelkenimi basıp neler yapabildiğimi görmek daha doğrusu teknemi test etmek istiyordum. Ana yelkeni de bastıktan sonra tekne takribi 10 derece kadar daha yattı, hız olarak da gps cihazı verileri 4-5 knot hız gösteriyordu. Rotamı limanın çaprazına açığa doğru konumlandırdım. Rüzgârın yönüne göre yelkenleri trimlemeye çalıştım, bazen hızı yavaşlıyor bazen de dediğim hızlara çıkıyordu.
Saatin nasıl geçtiğini anlamadım havanın kararmasına takribi iki saat kala hava bir anda patladı, rüzgar hızını iki katına çıkardı. Biraz panikledim doğrusu, tekneyi bayağı yatırmaya çalıştı, dümeni rüzgar yönüne çevirmeye çalıştım yelkenler boşa çıksın diye, Döner dönmez dümeni bırakıp cenovayı kapatmak için ön tarafa koştum. Ben öne koşana kadar tekne yine yan döndü. Teknede dengede durmakta zorlandım, zar zor cenovayı topladım. Cenovayı ben çuvala topluyorum, maalesef sarma sistemi yok. Bu da acil aksiyon alınması gereken durumlarda çok büyük zorluk çıkarıyor. Cenovayı topladıktan sonra hızlı bir şekilde dümenin başına geçtim.
Limana Dönüş Hiç Kolay Olmadı (Mayday Mayday Mayday) İmdaaaaat :)
Neredeyse herkes Şile’nin acımasız olduğunu bilir, en iyi bilenlerden biri de benim. Ömrüm burada geçti, Şile bir anda çıkan fırtınaları ile meşhur bir yer, onlardan biri ile karşı karşıya kaldım acemi bir denizci olarak. Bana göre yaptığım en büyük hata havaya bakıp, hava raporlarına bakmayı ihmal etmem oldu. Yaşadığım aksiyon beni her ne kadar korkutsa da bunların benim için büyük deneyimler olduğunun farkındayım. Dümenin başına geçtikten sonra tekneyi ters yöne çeviremedim. Hemen motoru çalıştırıp rüzgarı tersten alacak pozisyona soktum. Rüzgarı yakalamış açıktan kıyıya doğru yol alıyordum. Limana kadar yelkenle giderim diye düşünerek motoru kapattım. Her şeyin yoluna girdiğini düşündüm, limandan çok uzaktaydım. 3.5 - 5 knot arası ana yelkenle seyir ediyordum, limana hızla varırım diye düşünüyordum ama bir türlü liman hizasına tekneyi sokamadım. Bir, iki kere sahile 100 metre kalana kadar yaklaşıp tekrardan açıklara yol aldım. Kıyıda dalganın yükseldiğini görebiliyordum, hazır kıyıya yaklaşmışken yelkeni kapatıp motoru açıp limana girmeliydim ama ben yelkenden zevk alınca bir açık daha yapıp sonra girerim diye düşündüm ama hataydı. Açıktan son dönüşümü yaptım sahilden takribi dört kilometre uzaktayım. Bir süre daha sıkıntısız kıyıya doğru giderken fırtınanın boyutu başka bir hal aldı. Ani rüzgar dalgaları geliyor, yelkeni zorluyordu. Mutlaka kıyıya hemen çıkmam gerektiğini anladım ama çok geç oldu. Ana yelken zaten eskiydi çarşaf gibi ortadan ayrıldı. Hemen toplamak için direğin yanına geldim ıskota halatlarını panikle söktüm. Dengede durmak gerçekten çok zordu. Yelkeni aşağıya çekerek indirirken iki yerden daha yırtıldı, yelken param parça oldu. Zar zor topladıktan sonra hemen motoru çalıştırmalıyım diye düşündüm. Dümenin başına geçtim, marşa bastım, marş motoru çalışıyor ama motor çalışmıyor. Bunu aküyü bitirene kadar denemekten vazgeçmedim. Teknede eter vardı, onu denedim yine fayda etmedİ. Korku bende tavan yaptı ama farklı şeyler denemekten de vazgeçmedim, maalesef akü bitene kadar çalıştıramadım.
Sizlere birkaç yazı öncesinde söylediğim gibi bahtsız bedevi misali denizlerde hiçbir şey yolunda gitmeyecek demiştim. Havanın kararmasına bir saat kadar bir süre kalmıştı ve ben fırtınanın ortasında ve ülkenin en sıkıntılı yerindeydim. Ya akıntıyla kayalara savrulacaktım ya da dalgaların arasında alabora olacaktım, kim bilir?
Yazı: Sertan Sayın
Fotoğraflar ve Kamera: Sertan Sayın
Yayına Hazırlayan: Doruk Ajans / Yelkencinin Gazetesi Kuruluşudur.