''Kuşadası - Çökertme Seyir Günlükleri'' ilk bölümünü aşağıdaki bağlantıdan okuyabilirsiniz.
https://yelkenciningazetesi.com/kusadasi-cokertme-seyir-gunlukleri-1-bolum
Panikle havuzluğa koştum ve teknenin pozisyonunu kontrol ettim. Rüzgârla dönen tekne hâlâ tonoza bağlı duruyordu. Çapa alarmının ayarlarını 25 metreden 30 metreye çıkardım ve yeniden uyumak için baş kamaraya döndüm. Bir süre uyuduktan sonra rüya mı gerçek mi olduğunu ayırmakta zorlandığım bir gürültü duyunca panikle koşarak havuzluğa çıktım. Meğer Ethem tekneye dönmüş, dingi botunu tekneye çıkarmış ve motoru çalıştırmış. Ethem’in hiçbir gürültüsünü duymamışım uykumda. Beni korkutan çalışan motorun sesiymiş. Elimi, yüzümü yıkayıp ayıldıktan sonra tonozdan ayrılarak rotamızı Çökertme’ye çevirdik. Yola çıktıktan sonra almadığım uykuma devam etmek için salona geçtim. Olası kriz anlarında nöbet tutan kaptanın sesini duyabilmek için seyir sırasında genelde salonda ya da havuzlukta uyuduk. Ethem’in bana seslendiğini duyunca uykumdan kalkıp havuzluğa çıktım, bir de baktım elinde bir yazılı orkinos var. Seyir boyunca çektiğimiz sırtıya sonunda bir balık gelmiş. Sevinç nidaları ve birkaç fotoğraftan sonra balığı kovaya aldık. Çok kanlı olan balığı, kanı aksın diye fazla bekletmeden temizledim ve ekmek dilimi doğrayarak deniz suyu dolu kovada bıraktım.
Güneş batarken Mazı açıklarını geçtik ve hava kararmadan Çökertme Koyu’na yanaştık. Kıçtan kara yapmak için beğendimiz ilk yerde çapamız tutmadı. 1500 devirde yüklendiğimizde kerteriz minik minik kaymaya devam etti. Gözümüze başka bir yer kestirip oraya çapa attık. Bu sefer çapanın tuttuğuna hem kerteriz hem navigasyon cihazlarımızdaki konum hem de derinlik göstergesi teyidi ile ikna olduktan sonra kara halatlarını bağlamaya karar verdik. Ancak bu sırada hava karardı.
Önce sancak koltuk halatını bağlamak için karaya yanaştım. Kafa lambası yardımıyla kayaları kontrol ederek bir kayaya yanaştım ve botu bağladım. Her fırsatta pratik yaptığım halde botu bağlarken izbarço tersime geldi ve bağlamakta zorlandım. Kendime şaşırsam da botu güvenli bir kayaya bağladım. Ahşap taban olan botu kayalara sürtmemeye çalışarak bottan indim ve koltuk halatını gözüme kestirdiğim bir kayaya bağladım. Bu sefer denizcilerin kıymetli düğümü izbarçoyu kolaylıkla bağladım. Daha sonra tekneye dönüp iskele koltuk halatını alarak kayaya bağladım ve kürek çekerek tekneye döndüm. Irgatın yükünü hafifletmek için bosa kancamızı takıp zinciri iyice gerdik. Koltuk halatlarını da yeterince gerdikten sonra akşam yemeği için sırtıdan gelen yazılı orkinos ve tavuk göğsünden oluşan menümüzü hazırlayıp afiyetle yedik. Böylece molalarla ve ikmallerle birlikte yaklaşık 20 saat süren Kuşadası Çökertme seyrimizi tamamlamış olduk.
Çökertme Koyu’nda kıçtan kara geceledikten sonra sabah 9:30 gibi kalkıp seyir hazırlıklarına başladık. İlk olarak motorumuzu çalıştırıp koltuk halatlarını çözdük. Bosa kancamızı çıkardıktan sonra demir almaya başladık ve Bodrum’a doğru yola çıktık. Motor destekli yelken seyri ile Orak Adası’na doğru dümen tuttuk.
Hava epey bulutluydu. Özellikle doğu yönündeki kara bulutlar bizi biraz tedirgin etti. Ancak hava tahminlerinde şiddetli rüzgâr ve yağmur beklenmiyordu. Yelkeni dolduracak şiddette rüzgâr olmasa da hem motora destek hem de tekneyi daha sabit tutması ümidiyle ana yelkenimizi ikinci camadan seviyesine kadar açtık. Baştan aldığımız 10-15 knot rüzgârla yola devam ettik. Bu rüzgârda 1800 devirde hızımız yedi knotlara çıkınca ana yelkenin çalıştığı yorumunu yaptık ama bu kadar dar bir açıyla gelen hafif bir rüzgârda yelkenin nasıl çalışıyor olabileceğini de açıklayamadık. Belki de rüzgâr değil akıntıydı hızımızı arttıran.
Orak Adası’nı iskelemizde bırakarak Kargacık Koyu’na girdik, zamanımız az olduğundan demir atmadan çapa yerlerini inceleyip koydan çıktık. Koy çıkışında bulunan girintide navigasyon yazılımımız çapa işareti gösteriyordu. Yerinde görmek için çapa işareti olan bölgeye girdik ama kayalık ve sığlıklar nedeniyle pek de beğenmedik. Sonrasında Çatal Ada’ya doğru yola devam ettik. Karaadayı sancağımızda bırakarak Bodrum Körfezini düz bir rotada geçtik.
Saat 15:00 gibi Çatal Ada’ya yanaştık ve iskelenin tekne tarafından sancak yönüne doğru altı metre derinliğe çapa attık. Kum zeminde çapamız hemen tuttu ve öğle yemeği hazırlıklarına başladık. Kuşadası’na uzun bir yolumuz olduğu için çok zaman kaybetmeden Çatal Ada’dan ayrıldık. Gümüşlüğe doğru giderken sancak yönümüzden hızla ve çok yakın geçen sürat motoruna epey kızdık. Sonrasında sırtımızı da kopardığını fark ettik. Seyirde on beş gram kurşunla ağırlaştırdığımız yeni rapalamızı hazırlayıp ümitle sırtımızı yeniden bıraktık. Gümüşlük’ü de geçtikten sonra Darboğaz yönüne doğru rota tuttuk.
Didim açıklarındaki Bulamaç (Farmakonisi) Adası’na yaklaşırken Yunanistan karasularına girdik ve düz bir rotada Darboğaz’a doğru yol aldık.
Bu adayı geçerken de hava kararmaya başladı. Sancaktan aldığımız 15-20 knot rüzgârla hem yelken hem motor desteği ile altı buçuk knot ortalama hızla yolumuza devam ettik. Hava bulutlu olduğu için hiç ay ışığı olmadığından sadece seyir cihazlarına güvenerek rotamıza devam ettik.
Eşek Adası (Agathonisi) açıklarına yaklaştığımızda güney yönündeki seyrimizde olduğu gibi yine rüzgâr şiddetini arttırmaya başladı. Rüzgâr şiddeti 25 knotlara çıkarınca yelkenlerimizi küçülttük. Güney yönündeki seyrimizin aksine rüzgâr bu sefer hem daha kısa süre şiddetli esti hem de 30 knotları pek geçmedi.
Dipburnu’na yaklaştıkça rüzgâr iyice azaldı ve yelkenleri doldurmaz oldu. Darboğaz’da havanın ne yapacağı belli olmaz diyerek temkinli bir şekilde Dipburu’nu döndük. İskele yönümüzde kalan Bayrak Adası’nı geçtiğimizde Türkiye sınırına yakın birisi sabit birisi seyir halinde iki sahil güvenlik teknesi gördük. Karada da bir polis ya da jandarma arabası vardı. Samos tarafında ise bir sahil güvenlik teknesi ve karada bir polis arabası gördük. Bu durumun yasa dışı göçmenlerden kaynaklandığını tahmin ederek seyrimize devam ettik. Hem sabit hem el telsizimizin çalışır durumda ve 16. kanalda olduklarını kontrol ettik. Ancak bize ne Yunanistan ne de Türkiye tarafından herhangi bir anons gelmedi. Biz de saat 23:00 civarı Poseidon Koyu’nu iskelemizde bırakarak Kuşadası’na doğru devam ettik. Kuşadası Körfezi’ni sakin bir havada geçtikten sonra gece 01:00 civarı Setur Marina’ya bağlandık.
Yazı: Öner Uslu
@yelkenyolcusu @ethemcirak
Fotoğraflar ve Kamera: Öner Uslu
Yayına Hazırlayan: Doruk Ajans / Yelkencinin Gazetesi Kuruluşudur.